BAYRAK ALGISI – Mim Yavuz Binbay

portreBayraklar hep ulusal simgeler olarak yansıtılmaya çalışılır. Oysa bayraklar rejimlerin simgeleridir. Bayraklar ulusların simgesi olmuş olsaydı, uluslar var oldukça değişikliğe uğramadan varlıklarını sürdürürlerdi. Oysa yakın ve uzak tarihe baktığımızda durum tam tersini yansıtmaktadır. Milletler ve uluslar varlıklarını hep devam ettirmiş ama bayraklar Irakta, Iranda, Romanya’da, Bulgaristan’da, Rusya’da (SSCB) ve birçok devlette olduğu gibi rejimler değiştikçe bayraklarda değişmiştir. Demek ki bayrak devletlerde ulusun değil rejimin egemenliğinin simgesidir.
Daha önceleri birçok dönemde olduğu gibi Son dönemlerde de bayrak üzerinden tepkisel şoven bir algıyla Gözdağı verme veya bir kesime karşı linç kampanyası oluşturulma çabası gözlenmektedir. Bu çaba sahibi kesim her seferinde insanları ayrıştıran ve kutuplaştıran çabalarında ne yazık ki hep başarılı olmuştur. Bu çabada gözlemlenen unsurlar demokratik bir anlayışta artık yeri olmayan şoven duygular ve diktatoryal baskıcı anlayış hâkim kılmaktır.
Bu girişimler sadece geri kalmış ülkelerde ve Türkiye benzeri ülkelerde etkili olabiliyor. 1994’te İsviçre’ye yerleşmek için gittiğimin ilk dönemleriydi. Bir arkadaşımın davetiyle bir gösteriyi izlemeye gittim. Gösterinin bir bölümünde stand-up sanatçısı cebinden İsviçre bayrağı şeklindeki mendili çıkarıp burnunu abartılı bir biçimde temizledikten sonra siyasetçilerin icraatlarını simgelerine iade ettiğini söyleyince herkes kahkahalar attı. Son dünya kupaları süresince sokak ve caddelerdeki çöp poşetleri İsviçre bayrağı şeklindeydi.
Bu olay Türkiye’de cereyan etseydi ne olabilirdi konusunda karar vermeyi Türkiye’de olan olaylardan birkaç örnek vererek okuyucunun kararına bırakıyorum. Türkiye, Kıbrıs’ta bir insani vurduğu (bazı kişilerin deyimiyle indirdiği) için uluslararası mahkemede mahkûm oldu, bir partinin kongresindeki bir olay bahane edilerek bir siyasi parti linç hedefi haline dönüştürüldü… Son olarak Diyarbakır’da bir gencin bayrak indirme girişimleri tam bir şoven linçe dönüştürülmeye çalışıldı. Kıbrıs’taki mahkûmiyetten ders çıkaramayan akıldan izan şahsiyetler gene “ indirme “ hezeyanlarında bulundu. Evet, “hukukta ki ceza karşılığı 3 ay olan bir fiile neye göre öldürme hükmü uygulamaya kalkıyorsunuz”. İşte bu hezeyanlar ve şoven söylemlerin sonucunda oluşturulan algının Saik’iyle içinde onlarca polisin bulunduğu bir karakolun bayrağını indiren şizofren hastası kişi silahla vuruldu. Oysa onlarca polis bu vatandaşımızın kılına zarar vermeden etrafını sarıp gözaltına alabilirlerdi. Ama bunu yapmadılar bazı “siyasi şahsiyetlerin ve basının” akıldan izan hezeyanlarına uygun davranarak silahla yaralayıp gözaltına aldılar. Şizofren hastası raporu olmasına rağmen “Savcı” tarafından tutuklanma talebiyle “Hakim”e sevk edildi ve “Hakim” tarafından tutuklanarak cezaevine yollandı ve İNTİHAR etti. Evet, hukuktaki karşılığı para cezası veya 3 ay hapis olan bir fiil karşılığında bir İNFAZ uygulandı bunun hesabını kim soracak. Çok ağır cezalık cürümlerden tutuksuz yargılanma hakkı işletilirken 3 aylık ceza karşılığı olan bir fiilden tutuklu yargılama istemenin ve tutuklayarak cezaevine göndermenin hukuktaki yerini izah edebilecek bir hukukçu var mı? Varsa lütfen bir açıklama yapılsın da toplumun sızlayan değil kanayan vicdanını bir nebze teskin etsin.
Hukuka aykırı bu infaz konusunda HSYK’nın bir tasarrufu olacak mı? Savunmanın temsilcisi Barolar birliğinin bir girişimi olacak mı?
Yakın tarihimizde bu veya buna benzer şoven algı oluşturmaya yönelik girişimler sonucunda toplumun birçok kesiminde bayrağa tepkisel bir refleks oluşturuldu.
Türkiye bayrağı olarak yola çıkan bayrağın ismi kısa bir süre sonra bir etnisiteyi yansıtan Türk Bayrağına evrildi. Oysa Türkiye Cumhuriyeti devletinde dördü kurucu unsur (Türk, Kürt, Arap, Çerkez) olmak üzere 26 azınlık yaşıyor. Bu evrilme iyi niyetle oluşmuş bir evrilmeden çok 25 etnisiteyi bir etnisiteye bağlama hasletidir. Böyle bir girişimin hoşgörüyle karşılanabilmesi –sindirilebilmesi mümkün mü?
Hala okutuluyor mu bilmiyorum ama bizim kuşağa ilkokulda okutulan kitaplarda at üzerinde ellinde kılıç yerde ise onlarca ölmüş insan ve bir kan gölüne yansıyan ay-yıldız resmiyle bayrağın oluşum hikâyesi demeyeceğim masalı anlatılırdı. Çocuk algısıyla önceleri olabilirliği konusunda çocuksu bir üzüntüyle benimserken sonraki yıllarda şoven dayatmalarında etkisiyle sorgulamaya başlayınca bir kan gölünün oluşamayacağı ve bunun akıldan izan şoven anlayışların yansıması olduğunu öğrenince çocuksu algıdan eser kalmıyor. Bayrağını kanla tasvir etmeye çalışan başka bir devlet var mı bilmiyorum. Ama yukarda anlattığım tasvirin demokratik bir anlayışa uluslararası normlara uymadığını çok net biliyorum.
Cezaevlerinde özellikle de 6 yıla yakın kaldığım Diyarbakır 5 nolu cezaevinde koğuş tavanlarını, duvarlarını bir dayatma olarak bayrakla boyatırsan oluşturacağı etkinin sevgi ve hoşgörü olmayacağını çok net söyleyebilirim. Başka ülkelerin cezaevlerinde özelliklede siyasi tutukluların tutuldukları cezaevlerinde tarih boyunca böyle bir uygulamanın uygulanmadığını biliyorum.
Hele bazı siyasi örgütlerin liderleri veya kadroları yakalandığında TV ekranlarında koca bayrakların oluşturduğu fonda yayınlanması uygulamasının başka bir ülkede olmadığını biliyorum. Çakal lakaplı Carlos yakalanıp Fransa’ya götürülüp cezaevine konduğunda veya ETA ve IRA yöneticilerinin yakalanmasında bu tür uygulamaların sergilenmediğini biliyorum.
Bir toplumun dinamiklerine bir rejimin buna benzer akıldan izan yüzlerce uygulamanın uygulandığı bir ülkede toplumsal dinamiklerin tepkisi ne olur okuyucunun takdirine bırakıyorum. Ancak, bir insan olarak kendimi onun korunmasında, yaşam hakkından sorumlu hissettiğim ŞİZOFREN hastası insanımın vicdanımı kanatan İNFAZINA karşı tepkili olduğumu ve bu infazın vicdanları rahatlatacak bir şekilde sorumlularının yargılanıp hesabı sorulmadıkça tepkili olacağımı belirtmek istiyorum.
HSYK, Baro, Hükümet ve tüm siyasi partileri bu konuda etkin bir şekilde görevlerini yerine getirmelerini, tüm sivil toplum örgütlerini ve insanım diyen herkesi tepkili olmaya davet ediyorum.

Basin Linkler;

http://www.gelawej.net/index.php/yazarlar/157-konuk-yazar/760-bayrak-algisi

http://www.kurdistan-aktuel.org/bayrak-algisi-makale,328.html

http://www.siirtnews.com/yazar-191-bayrak_algisi.html

http://www.mardiniletisimgazetesi.com.tr/Bayrak-Algisi-yazisi-265/