BEYT-NAHREYN ARAP-ARAMI BİRLİĞİ VE ANADOLU ARAPLARI DERNEĞİ İSTANBUL İFTARI

Beyt-Nahreyn Arap-Arami Birligi

Cemeʿet ël ʿArap u l-Ârâm fî beyt ël Nehreyn

Union Arabe et Araméen

بيت-نهرين اراپ-ارامى   بيرليكي

Mail- araskem@gmail.com web-site : www.beyt-nahreyn.com

BEYT-NAHREYN ARAP-ARAMI BİRLİĞİ VE ANADOLU ARAPLARI DERNEĞİ İSTANBUL İFTARI

Beyt-nahreyn Arap-Arami Birliği, birleşenlerinden Anadolu Arapları Derneğiyle Beyt-nahreyn Arap-Arami Birliği Onursal başkanı Mim Yavuz Binbay’ın katılımıyla İstanbul’da yaşayan Arap aileleriyle iftarda buluştu. Ailelerin yoğun ilgi gösterdiği iftarda gençlerin yoğun oluşu dikkat çekti. Bu durumu Mim yavuz Binbay «ecdatlarımızdan aldığımız emaneti güven içinde gençlerimize teslim edebileceğimiz, Arap ve Sami halk topluluklarının varlığının teminatı olan gençlere teslim edebilmek halklarımızın anavatanları Beyt-Nahreyn’de daim ve kaim kalacaklarının göstergesidir» diye tanımladı.

Katılımcılarla sıcak bir sohbet havasında geçen sohbette Mim Yavuz Binbay’a ilgiyle yoğun sorular yöneltildi. Sorulan soruları cevaplayan Binbay özetle şu konulara değindi;

Sami halk toplulukları, Araplar, Süryaniler ve İbraniler bu coğrafyanın göçmen halkları değil, tarihin başlangıcından beri binlerce yıldır bu coğrafyada yaşayan asal unsurları olduğu gibi insanlığa ışık tutan medeniyetin ilk ışığının sahibidir. Tarihin ilk imparatorluğu olan AKAD ve devamında Asur ve Babil’i ve binlerce yıl boyunca binlerce beylik ve yüze yakın devlet kurmuştur. Kurduğu her devletle birlikte medeniyetin simgesi olan şehirler kurmuştur. AKAD’tan beri bu coğrafyada hala ayakta olan yüzlerce ve tarihi kalıntılara dönüşmüş yüzlerce şehir bırakmıştır. Medeniyetinin belgeleri olan binlerce tablet, parşömen, kitabın yanı sıra 3 temel semavi din olarak kabul edilen Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığın doğuşuna ev sahipliği yapmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşuyla, dedelerimiz bir gece “Arap, Süryani, İbrani uyudu, sabah resmi olarak Türk uyanmak zorunda bırakıldı”. Ve böylece halkımıza karşı 100 yıl süren baskı ve asimilasyon politikalarının uygulama dönemi başlamış oldu. Bu dönemde varlığımız inkâr edildi, dilimiz örgütlenmemiz yasaklandı. Halkımıza resmi tarih kitaplarında “Osmanlının 400 boyunca Arap coğrafyasında ne işi olduğu sorgulanmadan, Osmanlıyı arkadan vuran hain Araplar diye hakaret edildi, aşağılandı, tehdit edildi. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen uyumlu ve sadakat sahibi olmasına rağmen kültürel deneyim, birikim ve coğrafi konumu sebebiyle sürekli reel bir güvenlik tehlikesi olarak addedilerek katmerli baskılar uygulandı.

Bu politikalara istisnasız tüm politik kesimler ya uydu ya da dümen suyunda seyretti. En bariz örneği hala tüm parti başkanları söylemlerinde Türkiye’de yaşayan en küçük azınlığı sayar ama nüfus yoğunluğu olarak Türkiye’nin üçüncü halkı olan Arapları saymazlar! Bizi yok sayan bu tutum bizi incitiyor. Ama bizler onları gönül gözümüzle görüyor ve gönlümüzde yer veriyoruz.

Bu güne kadar yüzlerce dernek ve vakıf kuran halkımız politik örgütlülüğünü tamamlayamadığı için örgütsüz sayılmaktadır. Siyasi temsiliyet olmadan halkımızın siyasette muhatap kabul edilmesi veya temsili bir yana varlığını devam ettirebilmesi mümkün değil! Bunun bilincinde olarak bileşenlerimizle birlikte partileşme ve örgütlenme çalışmalarımıza hız verdik. Örgütlenmemizde dışlayıcı değil, ülkemizin realitesinden hareketle kapsayıcı olmaya çabalıyoruz. Partimiz halkımızın sesi ve temsilcisi olacağı kadar Türkiye’de yaşayan 26 etnik ve 14 dinsel yapıyı da kucaklayan temsil eden, özlemlerine hitabeden, özlenen demokrasiyi kurumsal yapısıyla inşa eden, Türkiye’yi demokrasiye taşıyan ve demokrasiyle yöneten bir parti olacak.  Parti çalışmalarımız öngördüğümüz gibi sürmektedir.

Politika toplumsal sorunların çözüm mekanizmasıdır. Bizde ülkemizin sorunlarının çözümünü esas alan başarı ve başarısızlığını bu sorunlara çözüm ürettiğiyle değerlendiren bir parti programı oluşturuyoruz. Partimiz sadece tüzük partisi değil, toplumsal sorunların çözümünü kapsayan bir siyasi programa sahip olacak. Birleştirici ama özgünlüğünü koruyan, inşa edici, farklılıkları saygı ve eşit temelde kapsayan, her türlü şiddete prensip olarak karşı olan bir politikaya sahip olacağız. Mağduriyetler üzerinden değil, çözüm projelerimizi hayata geçirmek üzerinden politika yaparak ülkenin yönetimine talip olan bir politikanın sahibi olacağız. Beyt-nahreyn/Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerinin meşalesini günümüze uygun yeniden yakacağız. Örgütlenmemizin coğrafyası Türkiye topraklarıdır. 26 etnik ve dinsel farklılıkları özgünlükleriyle kapsayan, temsil eden demokrat bir parti hedefliyoruz. Partimizde bu farklılıklar tek sesliliğin dayatılmasıyla değil parti mekanizmamızda kendi özgünlükleriyle kendi özgünlüklerine uygun politikalar üreten özerk organlar olarak yer alacaklar.

Bu temelde Türkiye’de yaşayan tüm etnik dinsel, siyasi yapıları sorunlarına kendileri çözüm üretecekleri ve bu çözümü partimizin politikasına katacakları partimizde özgünlükleriyle özerk bir biçimde yer almaları çağrısında bulunuyoruz. Daima muhatabımızla eşit ve saygı temelinde diyaloglara, yapıcı işbirliklerine açık olacağız.

Kadınlara, çocuklarına anadillerini öğretmelerinin ana sütü kadar elzem olduğunu hatırlattı. Gençlere yeniden dirilişin ve yakılan medeniyet meşalesinin teminatı olduklarını ifade etti. Gençler daima yaşlılara hizmet etmiş, bu defa farklı bir yöntem uygulayalım yaşlıları deneyimleriyle gençlerin hizmetine verelim, çünkü artık emanet onların.

İşadamlarına çağrıda bulunan Binbay; üst yapı kurumu olan siyaset işadamlarının desteğine ihtiyaç duymaktadır. İşadamları bu desteği vererek toplumsal görevlerini yerine getirir geleceğin istikrarla kurulmasında katkıda bulunurlar. İşadamlarımıza en ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde bizlere katkılarını esirgememeleri çağrısında bulunuyoruz.

Gecenin geç saatlerine kadar süren iftar soru-cevap temelli sohbet seklinde devam etti. Katılımcılar iftar sohbetinden büyük oranda mutlulukla ve geleceğe daha büyük bir umutla ayrıldıklarını ifade ettiler.

 

BEYT-NAHREYN ARAP-ARAMİ BİRLİĞİ

Yazinin linkleri;

Beyt Nahren İstanbul İftarı