Osmanlıcada Arabçadan geçen bir söz vardır « Kem söz sahibine aittir ».
Bir önceki yazımda Kurumumuz bundan sonra Arab-Arami-Süryani (Tüm Sami kökenli halk toplulukları) halklarını ve kültürünü hedef alan bu tür söylemlere karşı cevap hakkını kullanacağını belirtmiştim.
Bugün Kurdistan-aktuel sitesinde sevgili Selim Çürükkaya’nın Stockholm seyahatnamesi yazısında Şeyhmus isminde bir arkadaşıyla sohbetinde anlam veremediğim bir bölüm aktarmış aynen kopyalayarak aktarıyorum “Benimde ilgimi çeken şey, cordon farelerinin yiyecekler arasında sayılmasıydı, hemen soruyorum : “Acaba fareleri dolma olarak mı hazırlamışlar Şeyhmus, sen yemeklerin pirisin” diyorum. Şeymus gülümseyerek: “Bizim oralarda Araplar hala fare yerler” dedi.” Diye yazmış. Sevgili Selimi uzun süredir hem 5. Nolu cezaevinden hem de sonrasından tanırım. Demokrat kişiliğinden şüphe duymadığım bir kişiliktir.
Bu bölümü ne amaçla yazdığını tam bilemiyorum ama çıkan sonuç ne yazık ki tam bir nefret söylemini çağrıştırmaktadır. Onun için bu bölümü ne amaçla yazdığını, bir hakaret içerip içermediğini kendisine sormak ve bir açıklama yapmasını isteme gereği duyuyorum.
Herkesçe malum olan zengin Arab mutfağında fare yoktur ve tarihin hiçbir döneminde de olmamıştır. Olmadığı gibi hem Hristiyan hem de Müslüman Arablarca haram sayılır. Ayrıca hiçbir Sami kökenli halkın ( Arab-Arami-Süryani-İbrani) mutfağında da yoktur. Durum böyleyken böyle bir söylemin geliştirilip yazıya dökülmesi ne yazık ki olumsuz bir algıyı doğurmaktadır.
Ancak bu durum mutfak menüsünde fare olan Çin veya diğer Uzakdoğu halklarının olumsuz bir konumda olduğu anlamını yüklemiyorum. Kaldı ki yazılan doğru olsa bir Çinlinin onur duyacağı gibi bundan onur duyarım. Ancak olmadığı halde ve en önemlisi kendi kültüründe olumsuz bir algı barındırmasına rağmen böyle bir söylem geliştirmek kırıcıdır, inciticidir. !
Bu söylem birinci dünya savaşında, sömürgeci devletlerin Arab coğrafyasında yarattığı yıkım ortamında oluşan sefalet ortamında bazı yazarların yazdıklarından yola çıkılarak, halkın açlar ordusu halinde, Felih Rıfkı Atay’ın Zeytin dağı kitabında belirttiği Co’âni (Arabça Ac anlamına geliyor) grupların ne bulursa ot, kabuk, ağaçları kemirdikleri, fare ve her türlü hayvanı yedikleri savıyla yapılıyorsa bu da inciticidir. Çünkü o dönemde sömürgeciler dışında kalan tüm halklar bu sefaletten az çok nasibini almıştır. Hele hele tarihte birçok acılar yaşamış mazlum Kürt halkıda bu acılara katmerlisiyle dahildir.
Belki yeni kuşak hatırlamaz ama benim ve sevgili Selimin kuşağı güneş dil teorisyenlerinin Kürtler hakkında geliştirdikleri şoven söylemleri çok iyi hatırlar. Bu şoven söylemlerden aynı coğrafyayı paylaşan Arablarda payına düseni alıyordu, çünkü aynı sayılıyordu. Bu tür şoven söylemlere maruz kaldığımda da asla Kürt olmadığım gibi bir savunma yapacak kadarda alçalmadım. Bu tür ırkçı -şoven saldırıları Kürt kardeşlerimle birlikte göğüslemeye çabaladım. Buna tüm Kürt mücadele arkadaşlarım sevgili Selimin kendisinde tanıklık eder.
Bir halkı küçümsemek veya aşağılamak sadece düşmanlığını kazandırır. Bunu 1923’ten beri rejim yaptı ve hem Kürtlerin hem Arabların hem de diğer azınlıkların tepkisini aldı. Halkımızı aşağılayan, inciten bu tür söylemler Kürt kardeşlerimize ne kazandırır; sadece Arabların algısında geçmişte bu tür şoven aşağılamaları yapan Türklerin yerini Kürtlerin almasından başka hiçbir sonuca yol açmayacaktır. Bu sonucunda Kürt halkına ve mücadelesine olumlu bir katkı sağlamayacağı açıktır.
Bu coğrafyada Araplarında Kürtlerinde yeterince düşmanları var. Yeni düşmanlıklar yaratmanın hiçbir getirisi olmayacağı gibi, binlerce yıldır bir arada yaşayan ve yaşamak zorunda olan bu iki halkın düşmanlığını körüklemenin bu halklara hiçbir yararı olmayacağı kanısındayım. Hele hele yukarı -Mezopotamya Araplarını Suriye ve Irak Araplarının diktatör rejimleriyle bir tutarak bu noktadan hareketle onlara yüklenmenin demokratlık anlayışı bir yana vicdana sığmayacağı açıktır. Çünkü siyasetle uğraşan herkes bu rejimlerden en çok Arab halkının etkilendiğini bilmektedir. Örneğin; Saddam diktatörünün 2,5 milyon Şii Arabı ve muhalifi öldürdüğü herkesçe malumdur. Buna 3 aylık torunları da dahildir.
Beyt-Nahreyn (Mezopotamya) coğrafyasında nefret söylemlerinin değil, halkların kardeşliği söylemlerinin geliştirilmesi dileğiyle.
Mim Yavuz Binbay
Arab-Arami Birliği
araskem@gmail.com
http://www.kadinnews.com/index.php?content_view=35508&ctgr_id=124
http://www.kurdistana-bakur.com/modules.php?name=News&file=article&sid=7317
http://www.gazetea24.com/yerel-basin-haber/hakaret-soyleyeni-kucultur_11447980.html
http://www.siirtnews.com/haber-4541-hakaret_soyleyeni_kucultur.html
*** Yorum Yaz |
||||||
|