MUHALİFSİZ MUHALİFLER!

Daha önce “MUHALİF OLMAK” yazımda da belirttiğim gibi; Muhalif Arapça bir kelime olup farklı fikirlere sahip olma anlamına gelir. Muhaliflikte Arapça muhalif fiilinin çekimiyle muhaliflik eylemini yani farklı düşünceler üreten ve farklı düşünceleri savunan kişi anlamına gelir.

Muhalefet kelimesi gene Arapça kökenli bir kelime olup siyasi grup olarak farklı düşüncelere sahip olup dillendiren ve uygulayan anlamına gelmektedir. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi sadece iktidara karşıtlık yapmak muhalif veya muhalefet olmaya yeterli değildir. Sadece siyasi karşıtlıktır.

Türkiye’de ne yazık ki siyasette böylesi bir garabet yaşanmaktadır. Muhalif veya muhalefet olduğunu iddia edenler bir fikir ileri sürmeden sadece karşıtlık temelinde sloganvari ifadeler kullanarak muhalif veya muhalefet işlevi görüyor görünümü vermeye çalışmaktadır.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri; ana muhalefet partisi sözcü özgür özel bir basın toplantısında “iktidar en iyi işi yapsa bile iyi yaptı demeyeceğiz ve alkışlamayacağız.” Gibi anlaşılması güç bir açıklama yapabilmektedir. Bu tavrın net olarak anlamı muhaliflik veya muhalefet değil karşıtlıktır! 

Bu örnekler ne yazık ki tüm siyaset anlayışlarına yansımaktadır. Dolayısıyla olayların peşinden sadece karşıtlık temelinde sürüklenerek bazen sağ bazen solun en uc noktalarına savrulmaktadırlar.

Bu temelde son olayları değerlendirdiğimizde; Bolu belediye başkanı ve genel başkanlarının Suriyeliler temelinde Arap etnisitesini hedef alan açıklamalarında felsefi ve siyasal olarak tam bir ırkçı/faşist düşünceye denk gelmektedir.

Ülkenin kurulduğundan bu yana yaşanan en büyük ve dünyada küresel bir felaket olarak adlandırılan yangın felaketi olayında kayıkçı kavgasını andıran THK üzerinden sergilediği tavır ise tam bir cehalet ve garabet örneğidir. 

Bir defa THK ne Türkiye’deki yangınları söndürmek için kurulmuştur ne de kuruluş ve faaliyet amacında böyle bir belirleme yoktur. Yangın söndürme faaliyeti daha sonraları THK tarafından gelir getirici bir faaliyet olarak yürütülmüştür. Devletin bu alanda bu kuruma verdiği bir yetki de söz konusu değildir.

THK Türkiye’deki havacılık faaliyetlerini geliştirmek amacıyla kurulmuş ayrıcalıklı bir dernektir. Öyle ayrıcalıklı ki, Kurum, üye aidatlarının yansıra; 80 yıl boyunca kurban derisi, fitre, zekât toplama, pul satışı faaliyetlerini tekelinde tutmuştur. Hatta bazı dönemlerde kendi kestiği kurban derisini satmak isteyen veya başka bir kuruma bağışlamak isteyenler ve bağışı kabul eden kurumlar cezalandırılmıştır. Ayrıca THK onlarca kurum işletmelerinin etkinlikleri ve devlet ihaleleri gibi muazzam gelir getiren kaynaklardan gelir elde etmiştir. Örneğin, yangın söndürme ihaleleri şartnameleri yıllarca sadece bu kurumun isteğine göre düzenlenerek bu kurumun tekeline verilmiştir.

Bu bağlamda ülkenin ciğerleri yanarken THK tekerlemesini tekrarlayanlara bazı sorular sormak istiyorum;

yukardaki dudak uçuklatan rakamlarda gelirleri 80 yıl boyunca elde eden bir kurum nasıl bu hale geldi veya getirildi?

Bankalara milyarlarca dolar nasıl ve kimler tarafından borçlandırıldı?

En basit hesapla, Her yıl bu gelirlerle bir uçak alınmış olsaydı, şimdi sadece hurda durumda 1969 model 5-6 Uçak değil yüze yakın uçağı olan bir filoya sahip olması gerekmez miydi? Her yıl ülkemizde bağışlanan sadece kurban derilerinin değeri milyonlarca liradır! Bu gelirleri hangi alanda kullandı?

Kuruluş amacında önüne koyduğu hedeflerden hangisini gerçekleştirdi? …

Açıklamalarının birçoğunda bizim partimiz cumhuriyeti (hatta devleti) kuran partidir gibi cahilce açıklamaları tekrarlamaktadırlar! Ancak, devletin kuruluşuna denk gelen 1920-1923 dönemde böyle bir parti yoktur. Daha doğrusu partiler yoktur. Kurtuluş savaşı olarak adlandırılan mücadelede ise CHP partisinin kuvvetleri yoktur. İlkokuldan üniversite eğitimine kadar verilen eğitimde böyle bir bilgiye rastlayamayız. CHP’nin resmi sitesinde partilerinin kuruluşu ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir; “1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını almıştır.” Bu tarihler de ne devletin ne de Cumhuriyetin kuruluş tarihlerine denk gelmemektedir!

Bu temelde yüzlerce soru sıralanabilir. Ancak amacımız sorular sormaktan çok sorunlarımıza somut çözüm üretecek bir düşünce tarzı geliştirmektir.

Lütfen ülkemizin gelişmesine, demokrasinin geliştirilmesine ve toplumda bir karşılığı olmayacak bu tuhaf siyaset anlayışından vazgeçerek halkın ve ülkenin beklentisi olan umut yaratacak bir siyaset geliştirin ki ülkemiz muhaliflere ve muhalefete sahip olabilsin.

Muhalifleri ve muhalefeti olmayan toplumların her alanda toplumsal gelişmeleri aksak olur.

Mim Yavuz Binbay