BASININ AHLAKİ ETİK KURALLARI, YEREL VE ULUSAL BASIN – Mim Yavuz Binbay

Ülkemizde istisnasız her kesim basının etik kurallarından, özgür haber anlayışı, doğru haber yapma ve haber alma hakkından vs. vs. konuşur dem vurur ve mangalda kül bırakmaz.

Ülkemizin ulusal basın tarihine baktığımızda ne yazık ki hiçbir dönemde ne özgür basın olabilmiş ne de etik kuralların asgarisi gözetilerek yayın yapılmış. Basın her daim belirli ekonomik ve siyasal çevrelerin toplumsal algı yaratma aracı olarak kullanılmıştır. Daha net söylersek bu tür yayın anlayışı sebebiyle hiçbir ilke ve kural tanımayan tam anlamıyla asparagas ve demagojik propaganda esaslı bir yayın anlayışı süregelmiştir.

Yeni bir devletin kuruluşu olarak kabul ettiğimiz Cumhuriyetin kuruluşuyla yeni devletin, cumhuriyet rejimi ve liderlerinin halka benimsetilmesi iddiasıyla övgüler ve masa başında üretilerek hazırlanan haberlerle halk üzerinde ciddi bir toplumsal mühendislik çalışmalarıyla algı operasyonları uygulandı. Bu algı operasyonları aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından günümüze kadar dönem dönem bazı yöntem ve şekilsel değişimler olsa da sürecek bir yayın politikasının da temelleri atılmış oldu.      

Türkiye’de yayın politikasına başlangıç döneminin anlayışıyla başlayan basın her dönemde aynı anlayışla siyasetin taraflı sözcüsü rolünü sürdürdü. Her dönemde haber verme anlayışının önünde sözcülüğünü yaptığı siyasi partinin veya grubun propagandasını ön planda tuttu. Deyim yerindeyse ulusal basın olarak adlandırılan internet yayınları öncesi tüm Türkiye’ye yayın yapabilen büyük basın kuruluşları devlet fonlarını tekelinde tutabilmek amacıyla asil görevi olan halkı bilgilendirme yerine siyasetin veya rejimin istekleri doğrultusunda propaganda organları olarak görev yapmıştır. 

Yerel basın ise uzun bir dönem sadece devletin ihale duyurularından pay almak için ve şehri ziyaret edenleri duyuran bir rol üstlenmiştir.

İnternetin toplumsal yaşamda yer almasıyla birlikte yerel ve ulusal basın kavramı aslında karakter değiştirmiş artık internetten yayın yapan her organ uluslararası bir karakter kazanmıştır.

İnternetin etkisiyle bu kavram değişikliğinin etkisiyle yerel basın buna uygun daha zengin bir haber verme anlayışıyla bir değişikliğe evrilmesine rağmen büyük şirketlerin siyasetle ilişkisini düzenleme anlayışına ve refleksine sahip olan kendini hala ulusal basın olarak adlandıran büyük sermayelerle yayın yapan kuruluşlar eski anlayış ve refleksleriyle yayın anlayışlarına devam etmektedir. Bunun en çarpıcı net örneğini son seçimlerde gözlemlemek mümkün.

Bunların ışığında ülkemizdeki basın kalitesine baktığımızda güvenilir haber verme konusunda yerel basın kendi kaynaklarıyla ürettiği haberlerinde daha güvenilir bir yayın politikasına sahip olduğu görülmektedir. Çünkü yerel basının verdiği haberler yerel kaynaklı olduğu için okuyucuların doğrulama bilgisine daha açıktır.

Ancak ulusal basın olarak adlandırılan büyük basın kuruluşlarının siyaset ağırlıklı haberlerinin tamamıyla algı odaklı, diğer haberlerinin ise özellikle magazin içerikli haberlerinin ise asparagas kaynaklı olduğu yönündedir. Bu tür haberlerin halkı bilgilendirmekten çok halkı neden ilgilendirebileceğini hiçbir zaman anlayamadığım bazı “ünlü” artist eskisi veya reklam ihtiyacı hisseden eğlence dünyasından kişilerin ilginç fotoğraf pozlarıyla süslenen haberleri yer almaktadır.

Artist eskisi bir hanımın kızının ne yaptığının, bir dizinin herhangi bir karakterinin ne dediği, herhangi eski bir artistin yıllar sonraki halinin vs. haberlerin halkı bilgilendirme görevinin hangi etik kurallarına dâhil olduğunu anlamak mümkün değildir.

İstisnasız haftada bir veya iki defa Baba Vanga veya Nostra Damus’un kehanetlerinin veya her gün sebzelerden tedavi yöntemlerinin yer aldığı haberlerin yer alması haber verme anlayışının neresine koyacağımızı bilemiyorum.

En vahimi ise aynı haberin başlığını değiştirerek aynı gün içerisinde yeni habermiş gibi defalarca okuyucuya sunmak en hafif deyimle habercilik dolandırıcılığıdır.

Gençlik yıllarım dönemi ülkemizde zengin mizah dergilerinin olduğu bir dönemdir. Ne yazık ki aynı anlayış mizah dergilerini de aynı sarmal içine alarak mizah özünden boşaltarak değişik kesimlerin siyaset sözcüsü gibi propaganda araçlarına dönüştürmüştür. Burada mizah dergileri neden siyasi eleştiri yapıyor demiyorum. Avanak Avni, en radikal olan Kırık, En Kahraman Rıdvan, Utanmaz Adam ve benzerleri de politik mizah yapmışlar ancak mizahın özüne uygun politik mizah kahramanlarımız ve çizerleri okuyucunun gönlünde ve vizyonunda hak ettikleri yeri almışlardır. (en azından benimkinin). Günümüz mizah dergileri için ne yazık ki aynı şeyi söyleyebilmek mümkün değil. Bir ülkenin mizahı yozlaşmışsa toplumun vizyonunda ciddi sorunlar var demektir. 

Ne yazık ki ülkemizde basın halk nezdinde güvenilir kurumların en alt sıralarında yer almaktadır. Basında yer alan hiçbir haber halk nezdinde itibar görmemektedir. Habere yönelik halkın ilk refleksi haberin hangi yayın kuruluşunda yer aldığı sorusudur.

Bir toplumda basın özgürlüğü ne kadar demokrasinin temel ilkesi, “kutsal” ve önemliyse halkın güvenilir haber alması da o kadar demokrasinin temel ilkesi, “kutsal” ve önemlidir. Bir ülkede basın özgürlüğünün olabilmesinin temel şartı basının etik kurallarıyla, özgün ve özgür haber anlayışı, doğru haber yapan güvenilir bir basının olmasıdır.

Mevcut koşullarda bana, yerel basın, ulusal basından daha fazla güven vermektedir.

Mim Yavuz Binbay

Yazının Linkleri;

https://diyarbakiryenigun.com/basinin-ahlaki-etik-kurallari-yerel-ve-ulusal-basin-27082h.html