DEMOKRASİNİN İSTİSNASI İSVİÇRE – MİM YAVUZ BİNBAY

Son birkaç yıldır tüm dünyada özellikle demokrasinin, özgürlüklerin ve hayallerin sembolü olarak tanımlanan lider ülkelerde dahi derinleşerek devam eden siyasi ekonomik krize baktığımızda, dünyada direk demokrasiyle yönetilen tek ülke olan İsviçre dünyanın istisnası olarak yerini korumaya devam ediyor. Yaklaşık 10 yıldır ülkeyi 22.ci yüzyıla taşıyacak alt yapı hazırlıkları hummalı bir şekilde sürüyor ve krizden en az etkilenen ülke olduğu düşünülürse bu hummalı çalışmalar meyvesini veriyor.

İsviçre’nin başbakanının veya cumhurbaşkanın adını sorsam kaç kişi cevap verebilir. Hiç kimse çünkü İsviçre’nin ne başbakanı nede cumhurbaşkanı var. Bu iki görevi yürütmek amacı ile hükümet yerine geçen 7 kişilik konsey üyeleri sırayla iki seneliğine konseyin dönem başkanı sıfatıyla ama diğer üyelerden artı hiç bir yetkiye sahip olmadan yürütürler. Bu konsey üyelerinin tümü en çok oyu alan başka bir deyimle seçimi kazanan partiden oluşmaz. Her parti aldığı oy oranında federal konseye üye verir. Yani tüm partiler daha doğrusu oy kullanan halkın iradesini yansıttığı oyu oranında konseyde temsil edilir. Milletvekilleri, Milis milletvekilliği olarak tabir edilen bir konuma sahiptirler tahsis edilmiş bir maaşları yoktur. Ancak talep etmeleri durumunda bir maaş ödenir. Parlamento kürsüsü dışında bir dokunulmazlıkları veya ayrıcalıkları yoktur. Memurların veya bürokratların amirleri değillerdir…

1990 yılında İsviçre’ye bir panel için ilk seyahatimde panel öncesi yemekte beraber konuşmacı olduğumuz bir hukuk profesörü olan İsviçreli parlamentere espri yapmak amacıyla “peki bu konsey başkanının görevi nedir”  diye sordum. Cevabı espri niyetineydi ama tepeden tırnağa kızarmama yetecek nitelikteydi. “ konseyi koordine eder ve sizin gibi ülkelerin devlet büyüklerini ağırlar”.

Parlamento, ayrıcalıklar, popülizm ve elit takılma mekânı değil, sorunlara çözüm üretme ve toplumsal uzlaşma sağlanan organdır. Bu güne kadar bu toplumsal uzlaşma başarıyla sağlandı ve İsviçre’yi dünyanın istisna ülkesi konumuna taşıdı. 

İsviçre’nin sistemi olan federal Kantonal sistem Avrupa Birliğinin yapılandırılmasına esin kaynağı olmuş bir sistemdir. Birçok ortak değerlere, toplumsal şekillenmeye, benzer dinamiklere sahip olunmasına rağmen hala AB’de bu sistem oturtulamamıştır. Uygulamada birçok aksaklıklara maruz kalmaktadır.

İsviçre’nin resmi adı İsviçre Konfederasyonu (Confoederatio Helvetica)’dur. 1848’den beri kanton adı verilen federasyonların birleşmesinden oluşan bir ülkedir. Kanton demek; bir ülkenin içinde yer alan idari ya da sınırsal özerk bölge demek. Her kanton kendi içinde bir federasyondur. İsviçre, 26 bağımsız kantondan oluşmaktadır. İsviçre, “kanton” adıyla bilinen 26 alt devletten oluşmaktadır. Geçmişte tamamen bağımsız olan kantonlar zamanla (1848) birleşerek bugünkü İsviçre’yi oluşturdular ve bazı yetkilerini federal devlete devrettiler. Ancak kantonlar aynı eskiden olduğu gibi, pek çok konuda bağımsızlıklarını büyük ölçüde korumaktadırlar. Federal hukuka aykırı olmamak şartıyla, kendi anayasalarına ve yasalarına sahiptirler.

Ayrıca kantonların kendi meclisleri, hükümetleri ve mahkemeleri vardır. Pek çok yasama kantondan kantona değişir. Kantonlarının bağımsız oluşu, İsviçre’nin en önemli özelliklerindendir.

Federasyon, kantonlar ve yerel belediyeler, devlet görevlerini paylaşırlar. İsviçre üç devlet kademesine sahiptir: federasyon, kantonlar ve belediyeler. Federasyon (federal devlet), sadece kendisine Federal Anayasa ile açıkça verilmiş olan görevleri üstlenir. Bunlar arasında örneğin ülkenin savunması ya da karayolu trafiğinin düzenlemesi yer almaktadır. Kantonlar ise örneğin okul sistemi, polislik görevleri ve sağlık hizmetleri ile ilgilenir ve bu görevlerin üstesinden gelmek için vatandaşlardan bizzat vergi alırlar.

Dört resmi dili var. Almanca, İtalyanca, Fransızca ve Romanşça. Bu dört resmi dilde de eğitim almak mümkündür. Bu dillerden her hangi birinde eğitim almak için 5 öğrencinin talebi olması yeterlidir. Resmi bir dil olan Romanşça sadece 36’000 kişi tarafından konuşulmaktadır. Ülke adını bile yaşayan bu farklı dillerden birine ayrıcalık olmasın diye konuşulmayan Latinceden seçip Confoederatio Helvetica konulmuştur. Hiçbir kantonun diğer kantondan üstünlüğe sahip değildir.

Bu kantonların tümü bir federal anayasa kabul etmiş ama bu anayasanın bir özelliği var; dünyada doğrudan demokrasiyi savunan ve bunu uygulamak için düzenlenmiş bir anayasaya sahiptir. Kamuyu ve yasa değişikliklerini içeren konularda halkoyuna başvurup, referandum yapılır. Hatta her vatandaş federal hükümetin çıkardığı yasaları referanduma götürme hakkına sahiptir. Bir yasanın değişmesini isteyen bir grup yurttaş eğer yasanın çıkmasından sonraki 100 gün içinde yasaya karşı 50’000 imza toplayabilirlerse federal bir referandum yaptırabiliyorlar. Herhangi bir vatandaş anayasanın maddesini değiştirmek için 18 aylık bir süre içinde destekleyen 100’000 imza toplarsa, anayasanın o maddesi içinde referandum yapılıyor. Ayrıca ulusal düzeyde referandumu kazanmakta yetmiyor, aynı referandumun o kantonda da kazanılması lazım. Yoksa kanton; bizde bu fikir çoğunluk bulmadı da diyebiliyor.

Parlamento yasa yapma yetkisini referandumla halktan almak zorundadır. Değişmesi istenen yasa için önce halktan yeterli imza toplanması daha sonrada yasanın değişimi için referanduma gidilmesi gerekiyor. Referandumda evet çıkarsa parlamento yasa değişikliğini onaylar. Parlamentonun tek başına yasa yapma yetkisi yoktur.

Son sözü yurttaşlar söyler; Halk, alınan kararlarda geniş bir söz hakkına sahiptir İsviçre’nin devlet biçimi doğrudan demokrasidir. Bu demektir ki, oy hakkına sahip nüfus, sadece federasyona, ilgili kanton ve belediye kademesinde düzenli olarak parlamentoya temsilciler seçmekle sınırlı değil. Ayrıca (örneğin vergilerin ve harçların yüksekliği, caddelerin nerelerden geçeceği, posta işletmesinin hizmetleri ya da uluslararası örgütlere üyelik, başka devletlerle yapılan anlaşmalar gibi) çok sayıda önemli konuda oy verme hakkına dolayısıyla etkide bulunma hakkına sahiptir.

Halkın üç şekilde oy kullanma imkânı vardır. Yapılacak oylamayı anlatan broşürle birlikte eve gönderilen oy pusulasını doldurup imzalayıp mektup yollar gibi postayla, bir giriş şifresi alarak internetten veya sandık başına giderek klasik yöntemle oy kullanılabiliyor.  

Federal parlamentoda temsil edilen siyasi güçlerin tümü temsil oranlarına göre hükümette temsil edilmektedir. İsviçre’nin yedi üyeden oluşan hükümeti Bundesrat (Federal Konsey) adını taşır. Federal Konsey, parlamento tarafından seçilir ve temsil oranları nispetinde siyasi partilerin temsilcilerinden oluşmaktadır. Federal Konsey üyelerinden biri parlamento tarafından iki yıl süreyle başkanlığa atanır.

Parlamento ise iki meclisten oluşur: Halkı temsil eden Ulusal Meclis ve kantonları temsil eden Kantonlar Konseyi. İkisi birlikte Birleşik Federal Meclisi oluşturur. Hepsi eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.

İsviçre bir hukuk devletidir. Bu, yasalara sadece ülkede yaşayanlar değil, devletin kendisinin de uymak zorunda olduğu anlamına gelir. Mahkemeler hükümetten ve parlamentodan bağımsızdır.

Burada hangi temel hak ve yükümlülüklerin geçerli olduğu ve İsviçre’de siyasi ve adli sistemin nasıl düzenlendiği, İsviçre Federal Anayasasında yazılıdır.

Kantonlardaki siyasi partilerde özerk bir konuma sahiptir. Örneğin; Bern veya Cenevre kantonunun parti birimleri kendi kararlarını kendileri alır. Mutlak bir parti liderliği yoktur. Her kanton parti birimi seçimlerde kendi adaylarını, seçim politikalarını kendi birimi içinde belirler. Bu konuda merkezi bir zorunluluk yoktur. Bir kanton parti biriminin diğer bir kanton parti birimine müdahalesi söz konusu olamaz. Kısacası liderlik kültü yoktur. Her kantonun parti birimi eşit konuma sahiptir.

Her kantonda önemli olan bağımsızlık ilkesini düşündüğümüzde İsviçre’de yaşayan Alman kantonlarını Almanya devletiyle, Fransızları Fransa devletiyle veya İtalyanları İtalya devletiyle ilişkilendirmek bile akıldışı bir düşüncedir.

Şimdide kısaca bu olguları, liderlik kültü, güç dengesi ve büyük ulus algısıyla şekillenmiş dünya siyasetine uyarlamaya çalışalım. Dünya siyasetinin büyük çoğunluğunda;

Kutsal devlet yapılanması vardır. Devletin aldığı kararlar tartışılamaz.

Kültürel algıda kültür üstünlüğü algısı vardır. Coğrafi ve siyasi çoğunluğu sağlayan azınlığa tahakküm etme, azınlığın çoğunluğa mutlak tabiiyeti zorunluğunun dayatılması, tabii olmayana karşı ise düşmanlık algısı var.   

Siyasi yapılanma liderlik kültü üzerine kurulmuştur. Siyasi yapılanmada lider tartışılmaz bir konuma sahiptir. Örneğin, seçimlerde adayları genellikle parti lideri belirler. Parlamento liderlerin söylemleri doğrultusunda şekillenir ve işler. Liderlerin söylemleri parti politikasında ve işleyişinde mutlak bir egemenliğe sahiptir.

Bunlara karşılık bireyin yükümlülüğü ise sadece bu kararlara mutlak bir biçimde bağlılıktır! Tersi durumlarda ise liderliğe karşı suç olarak addedilmektedir.

Yazının uzaması sebebiyle bu kısa örneklerden yola çıkarak okuyucudan somut olarak dünyada yaşanan bu örnekleri karşılaştırarak krizden çıkabilmenin yöntemleri hususunda karar vermesini diliyorum. 

2019’zun ilk gününde İsviçre’de yeni konfederasyon başkanı görevi devraldı. Acaba dünyada kimse siyasette örnek olabilecek bu değişimle ilgilendi mi? Siyasette dünyaya örnek olabilecek diyorum çünkü ne seçiminde nede devir teslim törenlerinde bir kargaşa veya şaşaa yoktu. Seçim için bir siyasi çalışma gerekmiyor her iki yılda Federal Konsey üyeleri arasından biri bu görevi devralıyor. Ne bir seçim mitingi nede devletin en üst organını koordine edecek kişiyi yıpratacak partiler arası bir çekişme söz konusu değil. Çünkü bu görev İsviçre’de bir ayrıcalık değil bir vatandaşlık görevi olarak addedilir. İsviçre vatandaşı olarak Sayın Ueli Maurer’e bu vatandaşlık görevinde başarılar diliyorum. Ve bu örneğin tüm dünya demokrasilerine örnek olmasını ve İsviçre modelinin dünya siyasetine örnek olmasını diliyorum.

Dünyada, Özgün bir demokrasi kurmak mümkün, dünyanın istisnası İsviçre bunu başardı. Demokratik bir geleceği İsviçre örneğinde olduğu gibi insan odaklı özgünlüğüyle kurulabilmesini diliyorum.

Mim Yavuz Binbay

Yazının linkleri;

http://www.kurdistana-bakur.com/modules.php?name=News&file=article&sid=9966