BİTLİS ARABLARI(BİDRİLER-ŞEGOLAR) – Ahmet ÇELİK

Garzan bölgesine tarihin farklı dönemlerinde Sami (ARAB) göçleri bulunmaklabirlikte göçler Asurlular dönemindekiler mö 1800-1300,islamın ilkyüzyılındakiler ve milad sonrası 1. bin yılda olmak üzere 3 bölümeayrılmaktadır. Sami halkları insanlığın ilk medeniyetini kuran halklardır. Hz.Nuh peygamberin oğlu Sam’a uzanan Samilerin kökeni, Mısır, Mezopotamya, Yemenve Filistin medeniyetlerinin kurucularıdır. 8 bin yılı geçkin görkemli kültürve medeniyet birikimi hem göçebe (bedevi) hem de şehirli (medeni) olan Arablariçin gurur kaynağıdır.

Bitlis Arabları da hem ilk çağın efendisi olan(Sümer, Babil, Akad, Asur, Mısır) hem de ortaçağın karanlık dünyasını aydınlatan Emevi, Abbasi, Endülüslü atalarıyla gurur duymaktadır. Yıllarca süren asimilasyon ve baskılara Bitlis Arabları Xarzi kardeşleriyle asice direnmektedir.

Bitlis Arabları Garzan vadisi ve çevresini mesken edinmiş sonra 93.harbi ve 1. dünya savası sırasında güneye ilerleyen Rus ordularına karşı savaşmak amacıyla kuzeye ilerlemiş sonrasında da Ruslardan temizlediği coğrafyada kalmaya devam etmiştir. Normalde Garzan Arabları Sason ve Kozluk(Batman) çevresinde yaşıyorken çeşitli sebeplerle bugün Muş, Bitlis Batman ve Diyar-ı Bekir’e kadar ki illerde en kalabalık 2. halk kitlesidir bazı ilçelerde ise yoğunlukta yaşamaktadır(Hasköy, Mutki, Sason, Kozluk).

Bitlis Arabları Bidrilerle Şegolar olmak üzere iki büyük kola ayrılmıştır. Bitliste Norşin ve özellikle Hoyt olarak bilinen Garzan nehrinin başlangıç noktası olan Mutkinin 20 köyünde, Batmanın Kozluk ve Sason ilçelerinde, Muş ve muşun Hasköy ilçesi Garzilerin yoğunlukta yaşadığı yerlerdir. Garzan yayı ve çevresi Garzan Arablarının binlerce yıllık diyarıdır.

Garziler …(edit) 93 harbi sırasında 18 yaş üstü erkeklerini ve âlimlerini bu savaşta kaybetmiş ardından 1. Dünya savaşında çok büyük kayıplar vermiştir. 1925’te dini bir kıyam olan şeyh Said isyanıyla birlikte Garzan halkı da bu isyana destekte bulunmuş ardından Harzilere yapılan zulümler, uygulanan sürgünler Garzan halkını mazlum Kürt halkına yaklaştırmış ve Garzan Arab kimliğinden çok Kürt kimliğiyle anılır olmuştur. Oysa Harziler kürt değil peygamber efendimizin torunlarıdır, seyyid olan Harziler o dönemde mazlum olan Kürtlere yapılan haksızlığı kendisine yapılmış bir haksızlık saymış ve Kürtlerin davasını üstlenmiştir.

Garziler başından beri hilafet ve İslam yanlısı tutumlarından yapılan sürgünlere, katliamlara ve bütün baskılara rağmen asla vazgeçmemiş yaşadıkları coğrafya yasaklı ilan edilmesine rağmen dönemin İslam karşıtı hükümetiyle 1946 yılına kadar ki döneme kadar aralıklarla savaşlarını sürdürmüşlerdir. Her kavgasında Kürtlerin destekçisi olan Garziler Kürtlerin komünizm yanlısı tutumlarından dolayı 90’lardan itibaren devlet yanlısı bir tutum sergilemeye başlamıştır. İslam için ölümü, sürgünleri ve vatansız kalmayı dahi göze alan Garzilerin başka bir tutum sergilemesi düşünülemezdi zaten. Bunca zorlu badireyi atlatan Garziler bugün Bitlis, Muş ve Batmanda bölgenin kaderini değiştirebilecek tek güç konumundadır.

Harzi Arablarının bir bölümü Arablık kimliğinden uzaklaşıp Türklük veya Kürtlük postuna bürünmüşse de Harzilerin çoğunluğu asilce hem İslamın Anadolu da ki sancaktarlığını atalarına yakışır bir şekilde devam ettirmekte hem de yeri geldiğinde Akadlı atalarının savaşçı ruhunu dost düşman herkese göstermektedir.

Harziler’de son 200 yıldır sürgünler, göçler, isyanlar ve savaşlar yüzünden bilgelik, alimlik, güzellik ve estetik ruhu yerini savaşçı ve asi bir ruha terk etmişse de Harzi Arabları geleneklerine atalarının değerlerine islamın emir ve yasaklarına sımsıkı bağlıdır. Misafirperver, dürüst, adaletli ve merhametli olan harzilerin bugün en önemli sorunları ekonomiktir. Garzan bölgesi her ne kadar bereketli olsa da hızla artan harzan nufüsuna yetememektedir. Garzan halkı tarım, ticaret ve hayvancılıkla hayatını idame etmektedir…(edit)

Harziler gerek bölgede ki tarım arazisinin engebeli ve dağlık olması gerekse de son 30 yılda ki çatışma ve huzursuzluk ortamı sebebiyle coğrafyadan büyük göçler vermektedir. Özellikle batı illerine yapılan göçlerle birlikte Garzan bölgesinin çevre illerine de hatra sayılır oranda büyük göç vermektedir. Harzan halkı akan kardeş kanlarının biran önce durmasından yanadır. Eskisi gibi barışı kardeşliği arzulamaktadır. Kışın karlı soğuğunu beşeri de kürt kardeşleriyle kırmak aynı şekilde yazları da güneyin sıcağından kürt kardeşlerini serin Harzan dağlarında misafir etmek arzusundadır. Tıpkı atalarının eskiden yaptığı gibi.

Ahmet ÇELİK