Beyt-Nahreyn Arap-Arami Birliğinden Anadil Günü BASIN AÇIKLAMASI

bnBeyt-Nahreyn Arab-Arami Birliği
Union Arabe et Araméen de Mezopotamie
Cemeʿet ël ʿArap u l-Ârâm fî beyt ël Nehreyn

Dilimiz Varlığımızın Temelidir/ Lisênné uvé Mevcudiyitné

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında 21 Şubat gününü, “Dünya Anadil Günü” olarak kabul etti. Asıl adı “Anadil Hareketi Günü” olan 21 Şubat, ilk Bangladeş Üniversitesi öğrencileri tarafından kutlandı. Öğrenciler anadil gününü kutladığı sırada Bangladeş polisinin müdahalesi sonucu 5 öğrenci katledilmişti. UNESCO tarafından “Dünya Anadil Günü” olarak ilan edilen 21 Şubat’a Türkiye’de hala Türkçe dışındaki diller; Kürtçe, Arapça, Ermenice, Süryanice ve diğer azınlık dillerinin günlük yaşamda kullanması önündeki engeller devam ediyor. Anadili üzerindeki tüm baskı ve engellere rağmen örgütlenmesini güçlendiren Kürtler, bölge illeri başta olmak üzere birçok ilde kendi kurumlarını oluşturarak, asimilasyon politikalarına karşı başarılı mücadelesini sürdürüyor.

Her halk kendi diliyle tanınır. Dil bir halk için var olmanın temel taşıdır.

Dil sanıldığı gibi sonradan elde edilen bir olgu değildir. Dil kültür gibi binlerce yıllık belleğin aktarımı ile doğuştan etnisiteyle elde edilen yaşam hakkı gibi bir haktır. Bizler Yukarı Beyt-Nahreyn coğrafyasının asal halkları Arap ve Arami halkları diyalektlerimizle, lehçelerimizle binlerce yıldır bu coğrafyanın asal unsurlarıyız. Bu coğrafyada oluşan medeniyetin temel taşlarıyız.

Coğrafyamızda yaşanan asimilasyon ve katliam gibi tüm olumsuzluklara rağmen varlığımızı koruyarak bu günlere geldik. Bu coğrafyanın asal bir unsuru olarak dilimizle kültürel yapımızla varlığımızı özgürce yansıtma hakkımızın olduğuna inanıyoruz. Bu konuda mücadelemizi kültürel özgürlüğümüzü kazanana kadar sürdürmeye kararlıyız.

Beyt-Nahreyn Arap-Arami Birliği olarak; Kadim halkımıza, var olma mücadelesinde azimli olması diline ve kültürel kimliğine sahip çıkması çağrısında bulunuyoruz.

Özellikle annelerimize çocuklarına anadillerini öğretmelerinin anne sütü kadar elzem olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Çocuğunuzun bedeni nasıl anne sütüyle besleniyorsa benliği de kültürel kimliğiyle ve onun yansıması olan diliyle beslenecektir.

Halkımızın aydınları ve aktivistlerine çağrımız ise; Arapçanın Türkiye’de konuşulan lehçeleri, çeşitli konuşma dili metinleriyle kayıt altına alınmalıdır. Bu kayıtlar, çözümleme edilerek, standart (fasih) Arapçadan hangi noktalarda ayrıldığı, diyalekt ve lehçelerde ne tür farklılıklar gösterdiği belirlenmelidir. Bu konuda Sayin Necim Gül ve Şefik Gorgin’nin yaptıkları katkılarına minnettarız.
Arap ve Aramilerin yaşadığı yörelerde iki dillilik çalışmaları sürdürülmelidir.

Türkiye Araplarının, dinsel inançları ve dinsel uygulamaları, her türlü önyargıdan ve öznellikten uzak bir biçimde değerlendirilmelidir.

Her şehirde yaşayan Arap ve Aramilerin asimile olmuşlarsa bile nüfus oranları tespit edilerek izlenmelidir. Bu oranlara uygun bulundukları yörede oranlarına uygun temsil haklarını sağlamak için çaba sarf edilmelidir.

Türkiye Araplarıyla ilgili bütün sözlü ve yazılı edebiyat ve felsefi ögeleri; halk hikâyeleri, masallar, dinsel hikâyeler (kıssalar), dinsel veya din dışı içerikli türküler, gazeller, ağıtlar, maniler, medreseler ve eğitim kurumları, tarikatlar ve mezheplere etkileri, politik kişiliklerle vd. bilgiler derlenmelidir.
Türkiye’de Arapların yaşadığı yörelerdeki yerleşim yerlerinin, Şehir, köy, belde ilçe sokakların, caddelerin, mahallelerin, semtlerin Arapça özgün adları derlenmelidir.

Reformlar çerçevesinde TRT 6 te yapılan Arapça yayınlar Türkiye’de konuşulan lehçelerde yapılması için düzenlemeler yapılmalıdır.

Yaklaşık yüzyıldır süren yerel ve genel asimilasyonun sonuçlarından olumsuz etkilenen gençlerimiz benliğin temelini oluşturan aidiyet duygularını yitirerek kendilerine ve geleceklerine olan güvenlerini yitirmektedir. Gençlerimize kültürlerini öğrenmelerini sağlayacak çalışmalar yapılarak asimilasyonun sebep olduğu dejenerasyon engellenmelidir.

Türkiye’deki Araplar ve Aramiler, pek çok kesimin odaklandığı gibi, salt dini kimlikleriyle tanınması gereken bir toplum değildir, pek çok özellikleriyle, coğrafyamızın kültürel zenginliğinin bir parçasıdırlar ve bu bakımdan en azından tarihsel belgelerde ve bulundukları coğrafyada temsil edilerek siyasi ve kültürel anlamda yer almayı hak etmektedirler.

Beyt-Nahreyn coğrafyasında her dilin özgürce yansıdığı bir gelecek kurmak dileğiyle !

Var olmak haktır !

Beyt-Nahreyn Arab-Arami Birliği
Union Arabe et Araméen de Mezopotamie
Cemeʿet ël ʿArap u l-Ârâm fî beyt ël Nehreyn
Bize ulaşın: araskem@gmail.com