BAĞDAT ATEŞ ALTINDA – Mim Yavuz Binbay

portreAyn’el Arap (Kobané), Şengal ve hergün yeni bir insanlık dramının yaşandığı cografyamızda tamda halklarımıza bu dramları yaşatan oyun kurucuların istediği gibi artık dramın başlangıcını veya kaynağını takip edemez hale geldik. Sadece günlük dramları izler tepki gösterir hale geldik.

İnsanlık tarihinde önemli bir bellek olan Beyt-Nahreyn (Mezopotamya) kültüründe büyük öneme sahip medeniyet belleği Bağdat şehri barbarların saldırılarının başladığından beri yıllardır ateş altında. Hisseden yürekleri sızlatan, duyarlı kulakları sağır eden ama çaresizliğin duyulmayan çığlıkları eşliğinde yıkıma uğruyor. Yıkıma uğrayan sadece Bağdat mı ? Medeniyetten ve kültürden nasibini almamış barbarlara sözüm yok ama insanım diyen herkese sorma hakkım var, grubunuzun çıkarlarına dokunulduğunda kıyametleri koparıyorsunuzda (Ki bende haklı olan kıyamet koparmanıza destek veriyorum) sizi var eden değerlerin önemli bir sembolü yakılıp, yıkılınca, sizinle aynı katliam ve yıkımın acılarını yaşayanların acılarına nasıl sesiz kalabiliyorsunuz ? Sembolünüzü yıkan barbarlar bu sesizliğiniz karşısında cesaretlenip tüm varlığınızı yıkacağını anlamaktan çok mu uzaksınız ?

Evet on seneyi aşkındır, çağımızın (yüzyılımızın) katliamı olarak 21. yüzyıla damgasını vuracak soykırım her yüzyılın başlagıncında dünya siyasetine balans ayarı vermeyi kendine görev edinmiş malum çıkar çevrelerince başlatıldı. Bu soykırıma varacak katliamlar dizisinin başlangıcında bu katliamcılara ciddi hiçbir tepki gösterilmedi. Hatta bazı kesimlerce Arap Baharı (Arap soykırımı) adı altında destek verildi. Tıpkı ikinci dünya savaşı olarak adlandırdığımız 20. yüzyılın ikinci katliamında Almanyada olduğu gibi ; Naziler önce Komünistleri topladı. Komünistler dışındakiler ses çıkarmadı. Naziler komünistleri kısa sürede imha etti. Sırasıyla sosyalistleri, sosyal-demokratları kısacası kendileri dışındaki tüm sosyal ve siyasal dinamikleri imha ettikten sonra sıra Ermeni ve Süryani soykırımından sonra asrın üçüncü soykırımı olacak Yahudileri toplama kamplarına ve gaz odalarına göndermeye gelmişti ve Almanyada bu soykırıma ses çıkaracak bir dinamik kalmamıştı. Böylece Naziler Yahudi soykırım suçunu yıllara yayılarak « sükunetle » işledi.

Peki Almanyada durum böyleydi de dünya konjektüründe farklımıydı ? Naziler Almanyadaki komünistleri ezerken Stalin Hitlerle Molotov-Ribbentrop (Stalin-Hitler) Paktını imzalıyordu. Bu Antlaşmanın odak noktasını Doğu Avrupa’nın paylaşımına dair gizli protokolü oluşturuyordu.[1] Ribbentrop Polonya’nın 1914 sınırları doğrultusunda etki alanlarına bölünmesini önerdi. Tek fark Varşova’nın Almanya’ya bırakılan batı bölümünde yer alması olacaktı. Bu etki alanlarında ayrı bir Polonya devletinin varlığının sürdürülüp sürdürülmeyeceği veya bu alanların Almanlar veya Sovyetlerce işgal edilip edilmeyeceği konusu protokole dahil edilmedi. Baltık devletleri konusunda Ribbentrop’un önerisi Finlandiya ve Estonya’nın Sovyet etki alanı, Litvanya’nın Alman etki alanına dahil edilmesi; Letonya’nın ise bölüşülmesi idi. Diğer ülkeler Sovyet liderinden farklı bir tutum içinde değillerdi. Savaşın yıkımı ve ateşi tüm dünyayı kavurunca gene aynı güçler havari misali savaşı dahada derinleştirerek yıkımı şiddetlendirip savaşın yıkımları altında ezilen halkları savaş tazminatını aldıktan sonra Libyada olduğu gibi savaşın yıkımlarıyla başbaşa bırakıp barış ve demokrasi nutukları atarak devşirdiği işbirlikçilerine yıkımları onarmalarını lutfetti ! Acaba bu olaylar bizlere birşeyler hatırlatıyor mu ? Bir süre önce Fransa’nın Libya petrollerinin %35’ine, ABD’nin Irak petrollerinin %65’ine savaş tazminatı olarak el koyması, ISID’in Musul’u, başka güçlerin başka yerleri bir mermi atmadan elegeçirmesi, ISID’in petrol satışları, Rusya’nın Ukranya olayı vs…

Dünya neden Bagdat’ın yıkımına sesiz kalıyor ? Irak ve Suriye’de Arap halklarının soykırımına neden sessiz kalınıyor ? Malum çevrelerin devşirdiği katliam ordularıyla, bu coğrafyada yaşayan tüm halklara karşı katliamlar uygularak halklar arası düşmanlıkları körükleyerek halkları birbirine düşman ettirerek birbirleriyle uğraştırıyor. Dinamiklerini tüketerek çaresizleştiriyor ve kendine mecbur kılıyor. Böylece bu halkların dinamiklerini oyalayarak gelişecek tepkileri engelliyor. Dinamikler tükendiğinde ise koruyucu havari rolüne soyunuyorlar.

Bağdat’ta olan katliamın Ayn’el Arap (Kobani)’den, Halep katliamının Şengal katliamından, çobanbey katliamının Keseb katliamından hiçbir katliamın diğerinden farkı yoktur. İnsanlık tarihinin nadide bir parçası olan Bağdat’ta, Necef’te Irak ve Suriyenin diğer kentlerinde sadece Şii Araplar ve Kürtler direnmiyor, direnmemeli, çok geç olmadan Arabıyla, Kürdüyle, Ermenisi, Süryanisi, Sünnisi, Şiisi, Ezidisi tüm halkların tüm inançların dinamikleri bu direnişlere böl ve yönet yönteminin oyununa düşmeden ayırım gözetmeden sahip çıkıp destek vermelidir.

Ölümün, yıkımın, işgalin, katliamın Türkçesi, Kürtçesi, Arapçası da aynı anlama gelir, yüreği olan herkese hüzün verir.
Barışın, kardeşliğin, özgürlüğün, demokrasinin Türkçesi, Kürtçesi, Arapçası da aynı anlama gelir yüreği olan herkesi sevindirir.
Bu coğrafyada huzurun, barışın, kardeşliğin, demokrasinin yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Bunun tek yolu bin yılı aşkın bir süredir bu coğrafyada birlikte yaşayan Arapların, Farsların, Türklerin, Kürtlerin ve diğer halk ve inanç topluluklarının ırkçılık ve mezhepçilik bataklığına düşmeden yeniden bir araya gelmeleridir. Aksi tutumla yapılacak her müdahale bu coğrafyayı daha da yaşanmaz hale getirecektir.

Mim Yavuz Binbay

Yazının linkleri ;

http://www.kurdistanaktuel.com/bagdat-ates-altinda-makale,422.html

http://www.siirtnews.com/haber-5984-bagdat_ates_altinda.html

http://www.gelawej.net/index.php/yazarlar/157-konuk-yazar/1050-bagdat-ates-altinda

http://www.mardiniletisimgazetesi.com.tr/yazi/60/bagdat-ates-altinda

Kaynakça ;

1. Feliks Çuyev, Molotov Anlatıyor / Stalin’in Sağkoluyla Yapılan 140 Görüşme, Yordam Kitap 2008, ISBN 9944-1-2217-3