Siyasal Algı ve Kriterler – Mim Yavuz Binbay

portreÜlkemizde siyasi yaşamdaki en büyük handikap hiçbir dönemde siyasal yapılanmanın toplumsal dinamikleri üzerine yapılandırılamamasıdır. Siyasi partiler toplumun değişik dinamiklerinin yansımasının ürünü olması gerekirken. Tuhaftır ama ülkemizde yakın zamana kadar kurulan tüm partilerin tüzük ve tüzük misali programlarında Kemalist oldukları yazılıdır. Sol siyasi yapılanmaların kökeninde işçi ve bileşenlerinden çok nüans farklılıkları olan aynı guruplardan oluştu. Etnik-kültürel temelde ki yapılanmalarda ise tam bir tezat oluştururcasına tüm etnik-kültürel yapının temsili bir siyasal yapıda olması gerekliliği algısı hakim kılındı. Tüm bu olgularda ortak yön her dönemde etkin olan karizmatik bir lidere tabi olmasıdır.

Toplumsal yapı, Liderlerin toplumun var olan sorunlarına çözüm bulması üzerine değil, toplumun sorunlarının liderle çözülebileceği algısı üzerine kuruldu. Böylece liderler her dönem toplumsal tabu haline dönüştürüldü. Toplumsal dinamiklere tabi olması gereken liderlere toplumsal dinamikler kayıtsız şartsız tabi kılındı.

Böylece toplumsal yapımız bir liderler kültüne dönüştürüldü. Bu liderlik kültünün toplumumuza yansımasına bakacak olursak.

Son dönemlerde, Siyasal grup ve parti toplantı ve mitinglerinde farklı partilerin veya siyasi yapıların temsilcilerinin adı sarf edildiğinde yuhalaması çok kötü izlenim bırakıyor. Bu izlenim hafızalarda kalıyor ve dozu artarak ta ki karşıtlık temelinde bir düşmanlık algısı oluşuncaya kadar tekrarlanıyor. Her olayda, Liderler birbirine sorunun çözümünü içermeyen en ağır ifadeleri eleştiri adı altında sarf ediyor. Taraftarlar olarak liderimizin rakip lideri en ağır biçimde rencide etmesini başarı olarak, algılıyoruz. Liderlerin başarısını, karizmasını ona göre değerlendiriyoruz.

Liderimizin hatası bile doğrumuz olabiliyor, bu hatayı canla başla savunabiliyoruz. Tabi ki Bunun bedelini düşman kamplara bölünerek ağır bir biçimde ödüyoruz. Peki, bu davranışların sorunlarımızın çözümünde ne kadar etkisi var?

Siyasal panoramaya baktığımda şunu görüyorum bir siyasi yapının taraftarları da, eleştirenleri de abartılı davranıyor. Taraftarlar partilerini veya liderlerini sütten çıkmış ak kaşık gibi canla başla savunarak neredeyse tapınıyorlar, tamamıyla hatasız, kusursuz bir yapı haline getiriyorlar. Eleştirenler ise ne kadar abartılı kötü sıfat ve örnek varsa onlarlar özdeşleştiriyorlar.  Genelleştirmemek kaydıyla iki taraf da hata yapıyor. Abartılı yaklaşımlarla algımızı köreltiyoruz, vizyonumuzu karartıyoruz bunun sonucunda toplumsal siyasal algımız çok olumsuz etkileniyor. Siyasi algımız övgü ve sövgü kıskacında sıkışıp kalıyor.

Daralan algımız ve kararan vizyonumuz sonucunda Taraftar veya Karşıt temelinde kolayca yönlendirilmeye uygun bir toplum haline geliyoruz. Tüm irademizi liderimize teslim ettiğimizi deklere eden eylemler gerçekleştiriyoruz. Bu durum da bu temelde siyaset yapmak isteyen kesimlerin işlerini kolaylaştırıyor. Bu yaklaşımlar sonucunda toplumumuz aynı topraklarda ama hayali Düşmanlar algısıyla yaşayan bir toplum haline dönüştü.

Bu hayali düşmanlar argümanıyla bazı kesimler tarih boyunca toplumsal algımızı yönlendirdi. Bir zamanlar din karşıtı temelinde haçlı seferleri ve cihad, daha sonra ulus ve ülke savunması, komünizm tehlikesi, nefret söylemleri temelinde ermeni lobileri ve Siyonizm planları, Kürt bölücüleri, Arap ihaneti, sağcı-solcu ve benzerleri gibi binlerce hayali düşmanlar yaratıldı karşıt kamplar oluşturuldu.

Bu temelde sırf o dönemdeki çıkarlarına uymuyor diye katliamlar yapıldı, cinayetler işlendi, toplumsal dinamikler hedef alınarak yok edildi. Toplumsal algıyı şekillendirmek için manipülasyonun her yöntemi denendi. Hayali projelerle yandaş tabir edilen kesimler oluşturuldu. Yandaş olanlara ve olacaklara rant ortamı vaadi koşulları oluşturularak umutlandırıldı, cezbedildi.

Sivil toplum örgütlerinin birkaç yöneticisi seçimlerde aday yapılarak sivil toplum örgütleri yöneticilerinde bir sonraki seçimler için müstakbel aday algısı oluşturuldu ve kurumlar yan örgütlere dönüştürüldü. Kongreler, o STK hangi siyasi örgüte yakınsa o siyasi yapı tarafından dizayn edildi. Böylece bu günkü düşman kamplar ve övgü ve sövgüyle sınırlı bir toplumsal siyasi algı oluşturuldu.

Ülkemiz siyasetinde taraftarlık konumu aşılmış, Siyasi liderlere duyulan hayranlık bir tabuya dönüştürülmüştür.  Bu durum çağdaş toplumların siyasetinde olmayan bir şey, çağdaş toplumlarda siyasi parti ve liderler desteklenir ama tabu haline getirilmez. Çünkü siyasi figürler geçici toplumsal yapı ise bakidir.

Tüm bu olgular sonucunda toplumumuz liderlik kültü toplumuna dönüştürüldü. En küçük örgütten en büyük siyasi partiye kadar tabuya dönüşmüş liderler tarafından dizayn edilmiş durumda. Aslında yapılan parti veya STK kongrelerinde veya seçimlerde bu liderlerin önümüze koydukları daha doğrusu uygun gördükleri adaylara oy veriyor ve seçiyoruz. Sonuçlar sadece 4-5 liderin isteğine göre şekilleniyor. Gerçek aktörler sadece liderlerdir geri kalan seçmen ve adaylarsa sadece figüranlar rolünü oynuyor.

Bu sonuçtan ortaya çıkan tablo, tüm derneklerimizi, sendikalarımızı, meslek odalarımızı, kurum ve kuruluşlarımızı en önemlisi Parlamentomuzun oluşumuna sadece ama sadece söz konusu 4-5 lider karar veriyor.

Böylesi bir rejim sizce, uğrunda mücadele ettiğiniz, ideallerinizde toplumunuza layık gördüğünüz demokrasi olabilir mi?

Değilse ismini lütfen siz koyun ve toplumunuza layık gördüğünüz, ideallerinizdeki demokrasiyi algınızda netleştirin!

Mim Yavuz Binbay

Yazının linki ;

http://www.diyarbakiryenigun.com/siyasal-algi-ve-kriterler.html

http://www.kurdistan-aktuel.org/siyasalalgi-ve-kriterler-makale,269.html

http://www.mardiniletisimgazetesi.com.tr/Mim-Yavuz-Binbay-Siyasal-Algi-ve-Kriterler-yazisi-219/

http://www.siirtnews.com/yazar-181-siyasal_algi_ve_kriterler.html